9786059573030
473562
https://www.muallimnesriyat.com/el-ihtiyar-talilil-muhtar-tercumesi-5-cilt-takim
El İhtiyar Talilil Muhtar Tercümesi 5 Cilt Takım
875.00
El İhtiyar Li-Ta'lil-Muhtar
Fıkıh İlmi, İmâm-ı Âzam Ebû Hanîfehazretlerinin tarifiyle, kişinin, (amel bakımdan) lehinde ve aleyhinde olan şeyleri bilmesinin adıdır. Bu yönüylefıkıh hayatıntamamını kuşatmaktadır.Fıkhınbir bölümünü teşkil eden ibadetlerle ilgili hükümlerin en azından temel esaslarının öğrenilmesi, her Müslüman için farzdır. Bunun yanında Müslüman bir tacirin, İslâm'ın ticaretle ilgili koymuş olduğu temel prensipleri; evlenmek isteyen bir Müslümanın, evlilikle ilgili temel hükümleri, mirası taksim etmek isteyen aile fertlerinin mirasla ilgili hükümleri okuyarak ya da sorup öğrenmesi gerekir. Buna göre hiçbir Müslümanın belli bir düzeyde de olsa fıkıh ilminden müstağni kalması mümkün değildir.
İslâm'ın ilk dönemlerinden itibaren Müslümanlar, dini hükümleri ya bizzat içtihat ederek ya da sorup öğrenerek eldeetmişlerdir. İçtihat eden âlimlere müçtehit adı verilir, ilk dönemden itibaren toplumun çoğunluğu, Kur'an'ın"Bilmiyorsanız zikir (Kitap) ehline sorun"(Nahl 16/43; Enbiya 21/7) emrine uyarak dini konularda müçtehitlere sorarak buna göre amel edegelmişlerdir. İslâm tarihinde istisnalar bir tarafa bırakılacak olursa, Müslümanların tamamının içtihatla mükellef olduğunu, bir müçtehidi taklit etmek suretiyle dini yaşamanın yasak olduğunu benimseyen olmamıştır. Buna binaen müçtehitler,Ebû Hanîfe gibi mezhep imamlarıdöneminden itibaren ya doğrudan ya da öğrencileri vasıtasıyla engin anlayışları ile Kur'an ve Sünnetten çıkarttıkları hükümleriyazarak kitaphaline getirmişlerdir. İmam Şafiî'nin deyimiyle fıkıhta âdeta bütün âlimlerin üstadı olanEbû Hanîfe hazretleride kendi görüşlerini öğrencileri vasıtasıylakitaplaştırmışmüçtehitlerdendir. Onun en güzide öğrencilerinden biri olan İmam Muhammed bin Hasen eş-Şeybânî (v. 189/805), hocası Ebû Hanîfe ve ders arkadaşları olan Ebû Yûsuf'un kimi zaman da Ebû Hanîfe'nin seçkin talebelerinden İmam Züfer'in görüşlerini bir araya getirerek sonraki dönemHanefi kitaplarınıntemel kaynağı olan eserlerini vücuda getirmiştir.
Fıkıh İlmi, İmâm-ı Âzam Ebû Hanîfehazretlerinin tarifiyle, kişinin, (amel bakımdan) lehinde ve aleyhinde olan şeyleri bilmesinin adıdır. Bu yönüylefıkıh hayatıntamamını kuşatmaktadır.Fıkhınbir bölümünü teşkil eden ibadetlerle ilgili hükümlerin en azından temel esaslarının öğrenilmesi, her Müslüman için farzdır. Bunun yanında Müslüman bir tacirin, İslâm'ın ticaretle ilgili koymuş olduğu temel prensipleri; evlenmek isteyen bir Müslümanın, evlilikle ilgili temel hükümleri, mirası taksim etmek isteyen aile fertlerinin mirasla ilgili hükümleri okuyarak ya da sorup öğrenmesi gerekir. Buna göre hiçbir Müslümanın belli bir düzeyde de olsa fıkıh ilminden müstağni kalması mümkün değildir.
İslâm'ın ilk dönemlerinden itibaren Müslümanlar, dini hükümleri ya bizzat içtihat ederek ya da sorup öğrenerek eldeetmişlerdir. İçtihat eden âlimlere müçtehit adı verilir, ilk dönemden itibaren toplumun çoğunluğu, Kur'an'ın"Bilmiyorsanız zikir (Kitap) ehline sorun"(Nahl 16/43; Enbiya 21/7) emrine uyarak dini konularda müçtehitlere sorarak buna göre amel edegelmişlerdir. İslâm tarihinde istisnalar bir tarafa bırakılacak olursa, Müslümanların tamamının içtihatla mükellef olduğunu, bir müçtehidi taklit etmek suretiyle dini yaşamanın yasak olduğunu benimseyen olmamıştır. Buna binaen müçtehitler,Ebû Hanîfe gibi mezhep imamlarıdöneminden itibaren ya doğrudan ya da öğrencileri vasıtasıyla engin anlayışları ile Kur'an ve Sünnetten çıkarttıkları hükümleriyazarak kitaphaline getirmişlerdir. İmam Şafiî'nin deyimiyle fıkıhta âdeta bütün âlimlerin üstadı olanEbû Hanîfe hazretleride kendi görüşlerini öğrencileri vasıtasıylakitaplaştırmışmüçtehitlerdendir. Onun en güzide öğrencilerinden biri olan İmam Muhammed bin Hasen eş-Şeybânî (v. 189/805), hocası Ebû Hanîfe ve ders arkadaşları olan Ebû Yûsuf'un kimi zaman da Ebû Hanîfe'nin seçkin talebelerinden İmam Züfer'in görüşlerini bir araya getirerek sonraki dönemHanefi kitaplarınıntemel kaynağı olan eserlerini vücuda getirmiştir.
İmam Muhammed'in telif etmiş olduğukitaplardan"zâhirurrivâye" diye bilinen ve mezhepte en güvenilir görüşleri bir araya getiren; el-AsI (el-Mebsût), el-Câmi'u's-sağîr, el-Câmi'u'l-kebîr, ez-Ziyâdât, es-Siyerü'l-kebîr ve es-Siyerü's-sağîr adlı altıkitap, özellikle de hicri üçüncü asırda ilim talebelerinin ezberlemesi ve temel görüşle ri hatırlatması amacıyla özetlenmiş, sonraki asırlarda ise yapılan bu özetler farklı üsluplarla şerh edilmiştir. Bu alanda yazılanmuhtasar kitaplardandördü üslubu ve mezhebin temel görüşlerini en sağlıklı bir şekilde yansıtmış olması bakımından mezhep âlimleri tarafından özellikle benimsenmiştir. Mutûn-i erbaa (dört metin) olarak bilinen bumuhtasar kitaplardanbirisi deAbdullah bin Mahmud el Mevsilitarafından kaleme alınanel-Muhtâr adlı kitaptır.Mevsıli bu kitabındamezhebinkurucu imamı olanEbû Hanîfe hazretleriningörüşlerini bir araya getirmiştir.Muhtarkaleme alındığı günden itibaren ilim camiasında haklı bir şöhrete kavuşmuş, üzerine pek çok şerh yazılmıştır. Buşerhlerdenbiri de bizzat metnin yazarı olanMevsılî'nin kendi şerhidir.Mevsılî, El-İhtiyâradını verdiği buşerhindemetinde yer verdiği görüşlerin gerekçelerini yazmış, Ebû Hanîfe'nin öğrencileri olan Ebû Yûsuf, imam Muhammed ve Züfer'in görüşlerini de ilave ederek mezhep içi tartışmalara gayet özlü bir şekilde değinmiştir.El-İhtiyâr, tıpkı metniel-Muhtârgibi islâm âleminde büyük bir şöhreti haiz olmuştur. Bu şöhrete binaenkitappek çok ilim ehli tarafından tahkik edilmiş ve yayınlanmıştır.
El ihtiyâr, ülkemizde de ilim ehli tarafından benimsenmiş,Hanefîmezhebindeyazılmış diğerkitaplarınedinemediği bir kabule mazhar olmuştur.Kitabın,orijinal dilininArapçaolması ve üst düzey teknik bir dil kullanılarak kaleme alınmış olması,Arapçayıbilmeyen ya da bilse dahifıkıh ilmiyleözel olarak iştigal etmediği için anlamakta zorlanan kesimlerin bu hazineden mahrum olması sonucunu doğurmuştur. Bu itibarla, ilim ehlinden himmet sahibi bazı kimseler, bu eksikliği telafi etmek üzere gayret göstererekkitabıdilimize çevirmiştir. Ancak burada şunu ifade etmek gerekir ki, özellikle defıkıhveusul-i fıkıhaait kavramları, diğer dillere aktarmanın zorluğu bir yana, bu eserlerin, çoğu defa ancak fıkıhla iştigal eden kimselerin anlayıp kavrayabileceği bilgileri ihtiva etmesi sebebiyletercümeedilmesi bir takım sıkıntıları da beraberinde getirmiştir. Nitekim bu zorluğu dikkate alarak bazı ilim adamları temel kaynak sayılan bu türkitapların tercümeedilmesine pek sıcak bakmamış vetercümelerinyol açacağı bir takım zararlardan söz etmiştir. Kanaatimizce söz konusu ilim ehlinin bütünüyle haksız olduğu da söylenemez. Bununla birlikte en azından bazı temel eserlerintercümeedilmesi bir takım riskleri taşısa da faydası zararından daha fazladır. Elimizdekitercümede bu mülahazalarla ortaya çıkmıştır.
Bu çalışmada,el-İhtiyâr gibi Hanefîfıkhında kaleme alınmış en güzide eserlerinden birinintercümeedildiği hiçbir şekilde hatırdan çıkartılmamış, imkân dâhilindetercümeninortaya çıkartacağı sıkıntıları aşma gayreti elden bırakılmamıştır. Buna binaen, özellikle de yanlış anlaşılmaya müsait gerekli yerlerde ya da izaha ihtiyaç olduğu mülahaza edilen hükümlerde mutlaka dipnot şeklinde ilave bilgiler verilmiştir.Tercümede orijinalmetne azami ölçüde bağlı kalınmakla birlikte, mananın daha net ve anlaşılır ifadelerle anlatılması daha çok önemsenmiştir. Genel olarak normal bir okuyucunun anlayacağı bir anlatım tarzı tercih edilmiştir.Tercüme, bu özelliğiyle doğrudanTürkçe çeviriyemüracaat eden okuyucuya fayda sağlayacağı gibi, Arapça bilen veorijinal metinle çeviriyikarşılaştırarakokuyacakolanlara da fayda sağlayacaktır. Anlatım üslubunda tercih edilen bu metodun yanında, çeviriyi eserin diğerçevirilerindenayırt edecek aşağıdaki hususlara da yer verilmiştir:
1.Kitaptahükümlerin gerekçeleri olarak zikredilen hadis-i şeriflerin asli kaynaklardaki yeri gösterilmiştir. Teknik tabiriyle "tahrîç" denilen bu işlem yapılırken çalışmanın birtercümeolduğu dikkate alınarak abartıya gidilmemiş, imkân dâhilinde ümmetin nezdinde büyük bir kabule mazhar olan en sahih kaynaklar zikredilmekle yetinilmiştir.El-İhtiyar'dageçen hadis-i şerifler genel itibarıyla diğerHanefî kitaplarındada yer aldığı için hadislerin kaynakları hususunda daha geniş bilgiye sahip olmak isteyen okuyuculara Cemâlüddîn ez-Zeylaî'nin muhteşem eseri "Nasbur'rrâye"ye müracaat etmeleri tavsiye edilir.
2.El-İhtiyâr'ınyayımlanmış orijinal metinlerindekimi zaman basımından kaynaklanan bir takım problemler gözlemlenmiştir. Örneğin; harf ya da kelime hatası, vaktiyle müstensihlerin dikkatsizliği sebebiyle kelime ve kelimelerin düşmüş olması ya da muhakkiklerden kaynaklanan kimi hatalar bunlardan bazılarıdır. Bu tür hatalarıntercümeyeolumsuz etkisinden korunmak içinkitabınyazma nüshaları da dâhil diğer nüshalarına ve Çîvîzâde'ninel-Muhtârüzerine yazmış olduğu şerhe müracaat edilmiştir. Ayrıca söz konusu hatalardan kimisinin telafisi içinHanefî mezhebindetelif edilmiş diğer kaynak eserlere bakılmış ve olası hataların önüne geçilmeye çalışılmıştır.
3. Kitaptaismi geçen bazı âlimlerle bunların eserleri hakkında imkân dâhilinde izahlar yapılmıştır.
Tercümederiayet edilen yukarıdaki hususları arz ettikten sonra burada okuyucu için önemli olduğunu düşündüğümüz bir noktaya işaret etmenin faydalı olacağını mülahaza ediyoruz.
Bilindiği gibifıkıh ilminintemel kaynakları diğer İslâmî ilimlerde olduğu gibi Allah'ınkitabıKur'an-ı Kerîm ve Hz. Peygamber'in SAV söz, fiil ve takrirlerini ihtiva eden hadis-i şerifleridir. İcmâ, kıyas ve diğer şer'î deliller meşruiyetini bu iki kaynaktan alır. Tabiatı itibarıylafıkıh,kendi bünyesinde değişmez hükümleri barındırdığı gibi, zaman ve şartların değişmesi ile değişebilen hükümleri de barındırmaktadır. Nitekimfıkıh kitaplarınınözellikle de bey', icâre vb. muamelatla alakalı bölümlerinde yer alan bazı hükümler, örf gibi değişebilen esaslara dayandırılmıştır. Gerek örf ve âdete dayanan hükümler gerekse, zaruret, umumu'l-belvâ, siyaset-i şer'iyye veya maslahata dayandırılan hükümler hükmün mesnedi olan örfün değişmesi ya da zaruret ve umumu'l-belvâ halinin sona ermesi ile değişebilmektedir. Ayrıca bazı meseleler var ki, bunlar doğrudan dini nitelikli olmayıp o günün tıp veya diğer bilimlerine dayanılarak ortaya konulmuştur. Dolayısıyla, eserde bu günün bilimsel verilerine aykırı düşen bu hususlarla karşılaşıldığında bunlar yadırganmamalı ve bunlar sebebiyle dönemin âlimleri suçlanmamalıdır. Haliylefıkıh kitaplarındayer alan hükümleri mesnetleri bakımından böyle bir ayrıma tabi tutmak, ancak bu ilimle ciddi bir şekilde uğraşan hatta ömrünü bu ilme adayan kimseler için mümkün olabilmektedir. Ayrıca fıkıh ve usûl-ifıkıhgibi ilimler, sadece ilgilikitaplaramüracaat ederek öğrenilebilecek ilimlerden olmayıp mutlaka bir üstadın ders halkasında bulunmakla tahsil edilebilecek ilimlerdendir. Bu nedenle herhangi birfıkıh kitabınınçevirisinebakarak ya dafıkıhtedrisatı yapılmamışsa, eserin Arapça orijinaline müracaat ederekfetvavermeye kalkışmak doğru olmaz.
Nitekim günümüzde örneklerine çokça rastladığımız gibi,İslâmtarihinde de şaz sayılabilecek görüşleri dillendiren ve asırlardır kabul edilmiş temel görüşlere muhalefet eden kişilere bakıldığında bunların bir üstattan değil de daha çok hocasız bir okuma yaparak ilim tahsil ettiklerini görebiliriz. Bu hususa işaret eden büyük fakih Ebû İshâk eş-Şâtibî (v. 790/1388), ilmine ve fetvasına güvenilebilecek âlimlerin özelliklerini sayarken mutlaka bir hoca tedrisatında ilim elde etmenin gerekliliğine vurgu yapmış, bu metodu takip etmeyenlerin daima şaz görüşlere sahip olduklarını dile getirerek bu tür âlimlere örnek olarak da İbnHazm ez-Zâhirîyi (v. 456/1064) vermiştir.1
Sonuç olarak elimizdekikitabıyukarıda zikredilen hassasiyetlere riayet ederek okumanın gerekli olduğunu düşünmekteyiz. Bu tür bir okumanın da gerek farz-ı ayn sayılan malumatları öğrenmek isteyenlere gerekse fıkıh ilmi tahsil etmek isteyen okuyuculara fayda sağlayacağını ümit ediyoruz
El İhtiyar Li-Ta'lil-Muhtar
Fıkıh İlmi, İmâm-ı Âzam Ebû Hanîfehazretlerinin tarifiyle, kişinin, (amel bakımdan) lehinde ve aleyhinde olan şeyleri bilmesinin adıdır. Bu yönüylefıkıh hayatıntamamını kuşatmaktadır.Fıkhınbir bölümünü teşkil eden ibadetlerle ilgili hükümlerin en azından temel esaslarının öğrenilmesi, her Müslüman için farzdır. Bunun yanında Müslüman bir tacirin, İslâm'ın ticaretle ilgili koymuş olduğu temel prensipleri; evlenmek isteyen bir Müslümanın, evlilikle ilgili temel hükümleri, mirası taksim etmek isteyen aile fertlerinin mirasla ilgili hükümleri okuyarak ya da sorup öğrenmesi gerekir. Buna göre hiçbir Müslümanın belli bir düzeyde de olsa fıkıh ilminden müstağni kalması mümkün değildir.
İslâm'ın ilk dönemlerinden itibaren Müslümanlar, dini hükümleri ya bizzat içtihat ederek ya da sorup öğrenerek eldeetmişlerdir. İçtihat eden âlimlere müçtehit adı verilir, ilk dönemden itibaren toplumun çoğunluğu, Kur'an'ın"Bilmiyorsanız zikir (Kitap) ehline sorun"(Nahl 16/43; Enbiya 21/7) emrine uyarak dini konularda müçtehitlere sorarak buna göre amel edegelmişlerdir. İslâm tarihinde istisnalar bir tarafa bırakılacak olursa, Müslümanların tamamının içtihatla mükellef olduğunu, bir müçtehidi taklit etmek suretiyle dini yaşamanın yasak olduğunu benimseyen olmamıştır. Buna binaen müçtehitler,Ebû Hanîfe gibi mezhep imamlarıdöneminden itibaren ya doğrudan ya da öğrencileri vasıtasıyla engin anlayışları ile Kur'an ve Sünnetten çıkarttıkları hükümleriyazarak kitaphaline getirmişlerdir. İmam Şafiî'nin deyimiyle fıkıhta âdeta bütün âlimlerin üstadı olanEbû Hanîfe hazretleride kendi görüşlerini öğrencileri vasıtasıylakitaplaştırmışmüçtehitlerdendir. Onun en güzide öğrencilerinden biri olan İmam Muhammed bin Hasen eş-Şeybânî (v. 189/805), hocası Ebû Hanîfe ve ders arkadaşları olan Ebû Yûsuf'un kimi zaman da Ebû Hanîfe'nin seçkin talebelerinden İmam Züfer'in görüşlerini bir araya getirerek sonraki dönemHanefi kitaplarınıntemel kaynağı olan eserlerini vücuda getirmiştir.
Fıkıh İlmi, İmâm-ı Âzam Ebû Hanîfehazretlerinin tarifiyle, kişinin, (amel bakımdan) lehinde ve aleyhinde olan şeyleri bilmesinin adıdır. Bu yönüylefıkıh hayatıntamamını kuşatmaktadır.Fıkhınbir bölümünü teşkil eden ibadetlerle ilgili hükümlerin en azından temel esaslarının öğrenilmesi, her Müslüman için farzdır. Bunun yanında Müslüman bir tacirin, İslâm'ın ticaretle ilgili koymuş olduğu temel prensipleri; evlenmek isteyen bir Müslümanın, evlilikle ilgili temel hükümleri, mirası taksim etmek isteyen aile fertlerinin mirasla ilgili hükümleri okuyarak ya da sorup öğrenmesi gerekir. Buna göre hiçbir Müslümanın belli bir düzeyde de olsa fıkıh ilminden müstağni kalması mümkün değildir.
İslâm'ın ilk dönemlerinden itibaren Müslümanlar, dini hükümleri ya bizzat içtihat ederek ya da sorup öğrenerek eldeetmişlerdir. İçtihat eden âlimlere müçtehit adı verilir, ilk dönemden itibaren toplumun çoğunluğu, Kur'an'ın"Bilmiyorsanız zikir (Kitap) ehline sorun"(Nahl 16/43; Enbiya 21/7) emrine uyarak dini konularda müçtehitlere sorarak buna göre amel edegelmişlerdir. İslâm tarihinde istisnalar bir tarafa bırakılacak olursa, Müslümanların tamamının içtihatla mükellef olduğunu, bir müçtehidi taklit etmek suretiyle dini yaşamanın yasak olduğunu benimseyen olmamıştır. Buna binaen müçtehitler,Ebû Hanîfe gibi mezhep imamlarıdöneminden itibaren ya doğrudan ya da öğrencileri vasıtasıyla engin anlayışları ile Kur'an ve Sünnetten çıkarttıkları hükümleriyazarak kitaphaline getirmişlerdir. İmam Şafiî'nin deyimiyle fıkıhta âdeta bütün âlimlerin üstadı olanEbû Hanîfe hazretleride kendi görüşlerini öğrencileri vasıtasıylakitaplaştırmışmüçtehitlerdendir. Onun en güzide öğrencilerinden biri olan İmam Muhammed bin Hasen eş-Şeybânî (v. 189/805), hocası Ebû Hanîfe ve ders arkadaşları olan Ebû Yûsuf'un kimi zaman da Ebû Hanîfe'nin seçkin talebelerinden İmam Züfer'in görüşlerini bir araya getirerek sonraki dönemHanefi kitaplarınıntemel kaynağı olan eserlerini vücuda getirmiştir.
İmam Muhammed'in telif etmiş olduğukitaplardan"zâhirurrivâye" diye bilinen ve mezhepte en güvenilir görüşleri bir araya getiren; el-AsI (el-Mebsût), el-Câmi'u's-sağîr, el-Câmi'u'l-kebîr, ez-Ziyâdât, es-Siyerü'l-kebîr ve es-Siyerü's-sağîr adlı altıkitap, özellikle de hicri üçüncü asırda ilim talebelerinin ezberlemesi ve temel görüşle ri hatırlatması amacıyla özetlenmiş, sonraki asırlarda ise yapılan bu özetler farklı üsluplarla şerh edilmiştir. Bu alanda yazılanmuhtasar kitaplardandördü üslubu ve mezhebin temel görüşlerini en sağlıklı bir şekilde yansıtmış olması bakımından mezhep âlimleri tarafından özellikle benimsenmiştir. Mutûn-i erbaa (dört metin) olarak bilinen bumuhtasar kitaplardanbirisi deAbdullah bin Mahmud el Mevsilitarafından kaleme alınanel-Muhtâr adlı kitaptır.Mevsıli bu kitabındamezhebinkurucu imamı olanEbû Hanîfe hazretleriningörüşlerini bir araya getirmiştir.Muhtarkaleme alındığı günden itibaren ilim camiasında haklı bir şöhrete kavuşmuş, üzerine pek çok şerh yazılmıştır. Buşerhlerdenbiri de bizzat metnin yazarı olanMevsılî'nin kendi şerhidir.Mevsılî, El-İhtiyâradını verdiği buşerhindemetinde yer verdiği görüşlerin gerekçelerini yazmış, Ebû Hanîfe'nin öğrencileri olan Ebû Yûsuf, imam Muhammed ve Züfer'in görüşlerini de ilave ederek mezhep içi tartışmalara gayet özlü bir şekilde değinmiştir.El-İhtiyâr, tıpkı metniel-Muhtârgibi islâm âleminde büyük bir şöhreti haiz olmuştur. Bu şöhrete binaenkitappek çok ilim ehli tarafından tahkik edilmiş ve yayınlanmıştır.
El ihtiyâr, ülkemizde de ilim ehli tarafından benimsenmiş,Hanefîmezhebindeyazılmış diğerkitaplarınedinemediği bir kabule mazhar olmuştur.Kitabın,orijinal dilininArapçaolması ve üst düzey teknik bir dil kullanılarak kaleme alınmış olması,Arapçayıbilmeyen ya da bilse dahifıkıh ilmiyleözel olarak iştigal etmediği için anlamakta zorlanan kesimlerin bu hazineden mahrum olması sonucunu doğurmuştur. Bu itibarla, ilim ehlinden himmet sahibi bazı kimseler, bu eksikliği telafi etmek üzere gayret göstererekkitabıdilimize çevirmiştir. Ancak burada şunu ifade etmek gerekir ki, özellikle defıkıhveusul-i fıkıhaait kavramları, diğer dillere aktarmanın zorluğu bir yana, bu eserlerin, çoğu defa ancak fıkıhla iştigal eden kimselerin anlayıp kavrayabileceği bilgileri ihtiva etmesi sebebiyletercümeedilmesi bir takım sıkıntıları da beraberinde getirmiştir. Nitekim bu zorluğu dikkate alarak bazı ilim adamları temel kaynak sayılan bu türkitapların tercümeedilmesine pek sıcak bakmamış vetercümelerinyol açacağı bir takım zararlardan söz etmiştir. Kanaatimizce söz konusu ilim ehlinin bütünüyle haksız olduğu da söylenemez. Bununla birlikte en azından bazı temel eserlerintercümeedilmesi bir takım riskleri taşısa da faydası zararından daha fazladır. Elimizdekitercümede bu mülahazalarla ortaya çıkmıştır.
Bu çalışmada,el-İhtiyâr gibi Hanefîfıkhında kaleme alınmış en güzide eserlerinden birinintercümeedildiği hiçbir şekilde hatırdan çıkartılmamış, imkân dâhilindetercümeninortaya çıkartacağı sıkıntıları aşma gayreti elden bırakılmamıştır. Buna binaen, özellikle de yanlış anlaşılmaya müsait gerekli yerlerde ya da izaha ihtiyaç olduğu mülahaza edilen hükümlerde mutlaka dipnot şeklinde ilave bilgiler verilmiştir.Tercümede orijinalmetne azami ölçüde bağlı kalınmakla birlikte, mananın daha net ve anlaşılır ifadelerle anlatılması daha çok önemsenmiştir. Genel olarak normal bir okuyucunun anlayacağı bir anlatım tarzı tercih edilmiştir.Tercüme, bu özelliğiyle doğrudanTürkçe çeviriyemüracaat eden okuyucuya fayda sağlayacağı gibi, Arapça bilen veorijinal metinle çeviriyikarşılaştırarakokuyacakolanlara da fayda sağlayacaktır. Anlatım üslubunda tercih edilen bu metodun yanında, çeviriyi eserin diğerçevirilerindenayırt edecek aşağıdaki hususlara da yer verilmiştir:
1.Kitaptahükümlerin gerekçeleri olarak zikredilen hadis-i şeriflerin asli kaynaklardaki yeri gösterilmiştir. Teknik tabiriyle "tahrîç" denilen bu işlem yapılırken çalışmanın birtercümeolduğu dikkate alınarak abartıya gidilmemiş, imkân dâhilinde ümmetin nezdinde büyük bir kabule mazhar olan en sahih kaynaklar zikredilmekle yetinilmiştir.El-İhtiyar'dageçen hadis-i şerifler genel itibarıyla diğerHanefî kitaplarındada yer aldığı için hadislerin kaynakları hususunda daha geniş bilgiye sahip olmak isteyen okuyuculara Cemâlüddîn ez-Zeylaî'nin muhteşem eseri "Nasbur'rrâye"ye müracaat etmeleri tavsiye edilir.
2.El-İhtiyâr'ınyayımlanmış orijinal metinlerindekimi zaman basımından kaynaklanan bir takım problemler gözlemlenmiştir. Örneğin; harf ya da kelime hatası, vaktiyle müstensihlerin dikkatsizliği sebebiyle kelime ve kelimelerin düşmüş olması ya da muhakkiklerden kaynaklanan kimi hatalar bunlardan bazılarıdır. Bu tür hatalarıntercümeyeolumsuz etkisinden korunmak içinkitabınyazma nüshaları da dâhil diğer nüshalarına ve Çîvîzâde'ninel-Muhtârüzerine yazmış olduğu şerhe müracaat edilmiştir. Ayrıca söz konusu hatalardan kimisinin telafisi içinHanefî mezhebindetelif edilmiş diğer kaynak eserlere bakılmış ve olası hataların önüne geçilmeye çalışılmıştır.
3. Kitaptaismi geçen bazı âlimlerle bunların eserleri hakkında imkân dâhilinde izahlar yapılmıştır.
Tercümederiayet edilen yukarıdaki hususları arz ettikten sonra burada okuyucu için önemli olduğunu düşündüğümüz bir noktaya işaret etmenin faydalı olacağını mülahaza ediyoruz.
Bilindiği gibifıkıh ilminintemel kaynakları diğer İslâmî ilimlerde olduğu gibi Allah'ınkitabıKur'an-ı Kerîm ve Hz. Peygamber'in SAV söz, fiil ve takrirlerini ihtiva eden hadis-i şerifleridir. İcmâ, kıyas ve diğer şer'î deliller meşruiyetini bu iki kaynaktan alır. Tabiatı itibarıylafıkıh,kendi bünyesinde değişmez hükümleri barındırdığı gibi, zaman ve şartların değişmesi ile değişebilen hükümleri de barındırmaktadır. Nitekimfıkıh kitaplarınınözellikle de bey', icâre vb. muamelatla alakalı bölümlerinde yer alan bazı hükümler, örf gibi değişebilen esaslara dayandırılmıştır. Gerek örf ve âdete dayanan hükümler gerekse, zaruret, umumu'l-belvâ, siyaset-i şer'iyye veya maslahata dayandırılan hükümler hükmün mesnedi olan örfün değişmesi ya da zaruret ve umumu'l-belvâ halinin sona ermesi ile değişebilmektedir. Ayrıca bazı meseleler var ki, bunlar doğrudan dini nitelikli olmayıp o günün tıp veya diğer bilimlerine dayanılarak ortaya konulmuştur. Dolayısıyla, eserde bu günün bilimsel verilerine aykırı düşen bu hususlarla karşılaşıldığında bunlar yadırganmamalı ve bunlar sebebiyle dönemin âlimleri suçlanmamalıdır. Haliylefıkıh kitaplarındayer alan hükümleri mesnetleri bakımından böyle bir ayrıma tabi tutmak, ancak bu ilimle ciddi bir şekilde uğraşan hatta ömrünü bu ilme adayan kimseler için mümkün olabilmektedir. Ayrıca fıkıh ve usûl-ifıkıhgibi ilimler, sadece ilgilikitaplaramüracaat ederek öğrenilebilecek ilimlerden olmayıp mutlaka bir üstadın ders halkasında bulunmakla tahsil edilebilecek ilimlerdendir. Bu nedenle herhangi birfıkıh kitabınınçevirisinebakarak ya dafıkıhtedrisatı yapılmamışsa, eserin Arapça orijinaline müracaat ederekfetvavermeye kalkışmak doğru olmaz.
Nitekim günümüzde örneklerine çokça rastladığımız gibi,İslâmtarihinde de şaz sayılabilecek görüşleri dillendiren ve asırlardır kabul edilmiş temel görüşlere muhalefet eden kişilere bakıldığında bunların bir üstattan değil de daha çok hocasız bir okuma yaparak ilim tahsil ettiklerini görebiliriz. Bu hususa işaret eden büyük fakih Ebû İshâk eş-Şâtibî (v. 790/1388), ilmine ve fetvasına güvenilebilecek âlimlerin özelliklerini sayarken mutlaka bir hoca tedrisatında ilim elde etmenin gerekliliğine vurgu yapmış, bu metodu takip etmeyenlerin daima şaz görüşlere sahip olduklarını dile getirerek bu tür âlimlere örnek olarak da İbnHazm ez-Zâhirîyi (v. 456/1064) vermiştir.1
Sonuç olarak elimizdekikitabıyukarıda zikredilen hassasiyetlere riayet ederek okumanın gerekli olduğunu düşünmekteyiz. Bu tür bir okumanın da gerek farz-ı ayn sayılan malumatları öğrenmek isteyenlere gerekse fıkıh ilmi tahsil etmek isteyen okuyuculara fayda sağlayacağını ümit ediyoruz
Axess Kartlar
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 875,00 | 875,00 |
2 | 455,00 | 910,00 |
3 | 309,17 | 927,50 |
6 | 157,50 | 945,00 |
9 | 106,94 | 962,50 |
QNB Finansbank Kartları
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 875,00 | 875,00 |
2 | 455,00 | 910,00 |
3 | 309,17 | 927,50 |
6 | 157,50 | 945,00 |
9 | 106,94 | 962,50 |
Bonus Kartlar
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 875,00 | 875,00 |
2 | 455,00 | 910,00 |
3 | 309,17 | 927,50 |
6 | 157,50 | 945,00 |
9 | 106,94 | 962,50 |
Paraf Kartlar
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 875,00 | 875,00 |
2 | 455,00 | 910,00 |
3 | 309,17 | 927,50 |
6 | 157,50 | 945,00 |
9 | 106,94 | 962,50 |
Maximum Kartlar
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 875,00 | 875,00 |
2 | 455,00 | 910,00 |
3 | 309,17 | 927,50 |
6 | 157,50 | 945,00 |
9 | 106,94 | 962,50 |
World Kartlar
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 875,00 | 875,00 |
2 | 455,00 | 910,00 |
3 | 309,17 | 927,50 |
6 | 157,50 | 945,00 |
9 | 106,94 | 962,50 |
Diğer Kartlar
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 875,00 | 875,00 |
2 | - | - |
3 | - | - |
6 | - | - |
9 | - | - |
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.